13 Nisan 2012 tarihinde Bakanlığımız ve Avrupa Birliği (AB) Delegasyonu işbirliği ile Katılım Öncesi Bölgesel Çevre Ağı (RENA) tarafından İstanbul, The Marmara Taksim Otelinde "Türkiye-AB İklim İşbirliği: Fırsatlar, Faydalar ve Zorluklar" başlıklı "Ulusal RENA İklim Eylemi Politika Semineri" düzenlenmiştir.
RENA, Türkiye ve diğer AB aday ülkelerine, Avrupa Birliği’nin iklim ve çevre politikaları ile mevzuatın uyumlaştırılması hususlarında destek sağlayan bir kuruluştur. Bu seminer, iklim alanında AB ile Türkiye arasında işbirliği kurulabilmesi muhtemel faaliyet alanlarının tespiti bağlamında düzenlenmiştir.
Seminerin amacı, iklim değişikliği alanında Türkiye’de ve AB’de iklim değişikliği bağlamında yapılan faaliyetlerin katılımcılara ve basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurarak, bilgi ve deneyim paylaşımının sağlanması ve AB ile iklim eylemi politika alanında işbirliği yapılabilecek alanların tespitidir.
Foruma, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan BAYRAKTAR, Kalkınma Bakanı Cevdet YILMAZ, Avrupa Komisyonu İklim Değişikliği Komisyoneri Connie Hedegoard, Avrupa Komisyonu İklim Eylemi Bölüm Direktörü Laurence Graff konuşmalarıyla katılım sağlamıştır.
Seminer arasında Sayın Bakan Erdoğan Bayraktar ile Sayın Komisyoner Connie Hedegoard tarafından bir basın açıklaması yapılmış ve basından gelen sorular cevaplandırılmıştır. Bu yolla kamuoyunda, iklim değişikliği alanında Türkiye-AB ile işbirliği, karbon ticareti, iklim değişikliği ile mücadele, uyum ve azaltım politikaları konularında farkındalığın artırılması amaçlanmıştır.
Açılış Konuşmaları
Kalkınma Bakanı, Cevdet Yılmaz, ulusal kalkınma çerçevesinde azaltım ve uyum faaliyetlerinin rolü üzerine bir konuşma yapmıştır. 2014 yılında çıkarılacak olan Kalkınma Planı’nda daha çevreci bir yaklaşımla daha yaşanabilir kentler elde edilmesinin planladığını ifade eden Yılmaz, dünya çapında emisyon salınımına ülke olarak katkımızın binde 4 civarında olarak çok düşük olduğunu belirtmiştir.
Avrupa Komisyonu İklim Değişikliği Komisyoneri, Connie Hedegoard, iklim değişikliğine karşı erken harekete geçmenin doğuracağı fırsatlardan ve RENA’nın bu anlamda çok işlevsel bir konuma sahip olduğundan bahsetmiştir. Türkiye’nin çevresindeki ülkeler için düşük karbon emisyonlarının sağlanması ve karbon ticareti anlamında iyi bir rol model olabileceğini sözlerine eklemiştir.
Çevre ve Şehircilik Bakanı, Erdoğan Bayraktar, iklim değişikliğinin küresel bir sorun olduğunu ve küresel mücadeleyi gerektirdiğini belirterek, konuşmasında iklim değişikliğiyle mücadele kapsamında yapılan işleri tanımlamıştır. İlk olarak hazırlanan “Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi” ile ilgili sektörlerde sera gazı emisyonu kontrolü ve iklim değişikliğine uyuma yönelik ilkeler ve stratejik hedeflerin belirlendiğini, bu Strateji Belgesi’nin uygulamaya geçebilmesi için İklim Değişikliği Eylem Planının (İDEP) tamamlandığını belirtmiştir.
Bakan ayrıca Bakanlıkça tamamlanan İklim Değişikliğine Uyum Stratejisi ve Eylem Planı’nı dile getirerek, Akdeniz Havzasında yer alan ülkemizin hassas konumu nedeniyle iklim değişikliğine uyum konusuna verilen önemi ifade etmiş, uyum kadar sera gazı emisyonlarının kontrolüne de özen gösterilmesi gerektiğini vurgulamış ve son dönemde iklim değişikliğiyle mücadelede önemli bir iktisadi araç olan karbon ticaretiyle ilgili Türkiye’de önemli işler yapıldığını söylemiştir.
Özel konumu nedeniyle Kyoto Protokolü’nün emisyon ticareti mekanizmalarından yararlanamayan ülkemizde, Gönüllü Karbon Piyasası’nda çoğu hidroelektrik, rüzgar ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji alanlarında olan 170’in üzerinde proje geliştirildiğini belirten Bayraktar, bu projelerin kayıt altına alınmasına ilişkin Bakanlıkça karbon sicili oluşturulduğunu açıklamıştır.
Bayraktar, 2012 sonrası dönem için karbon piyasasının oluşturulması sürecinde, bu konuda öncü, ülkemizin de içinde bulunduğu ve 25 devletin Dünya Bankası aracılığıyla bir araya gelerek oluşturulan “Karbon Piyasasına Hazırlık Ortaklığı” sayesinde Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu kapasite geliştirme faaliyetleri için hibe kaynaklara erişim imkanına sahip olduğunu ve ülkenin karbon varlıklarının azami değerinden işlem görmesi için gerekli uluslararası işbirliği fırsatlarını yakaladığını vurgulamıştır.
Çevre Yönetimi Genel Müdürü Recep Şahin tarafından, Durban Zirvesi sonrası yeşil iklim platformunun kurulduğunu ancak bizim ülke olarak özel konumumuz nedeniyle uyum, teknoloji transferi, kapasite geliştirilmesi ve finansman anlamında herhangi bir destek alamadığımızı belirten Şahin, bu alanda 2015 öncesi müzakerelerin sürdürüldüğünü ifade etmiştir.
Avrupa Komisyonu İklim Eylemi Bölüm Direktörü, Laurence Graff tarafından, AB’ndeki Karbon Piyasası’ndan bahsedilmiş, bu kapsamda kota ticareti, karbon piyasası araçları, ekonomik fırsatlar ve çevresel etkileri aktarılmıştır.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Şube Müdürü Mehrali Ecer, AB’de emisyon ticaret sisteminin (ETS) çok gelişmiş olduğunu, ülkemizde ise bu işin Gönüllü Karbon Piyasaları ile yürütüldüğünü belirtmiştir. İlk projenin 2005 yılında yapıldığını ve bugüne kadar 178 adet proje olduğunu ifade eden Ecer, daha sonra yapılan çalışmaları aktarmıştır. “Karbon Piyasalarında Ulusal Deneyim ve Geleceğe Bakış” konulu bir yayınımızın olduğunu söyleyen Ecer, sicil kayıt sistemi ile gönüllü piyasası olup da sicil kayıt sistemi olan tek ülke olduğumuzu belirtmiştir. Sera gazı emisyonlarının takibi hakkında yönetmelik hazırlandığını ifade eden Ecer,şu an Başbakanlıkta olan yönetmelik ile MRV (izleme-raporlama-doğrulama) sisteminin geleceğini söylemiştir. Bakanlığın, Kyoto Protokolü kapsamında, sera gazı azaltımıyla ilgili bir IPA projesi olduğunu belirten Ecer, ülkemizin önceliğinin emisyonları izlemek, kayıt altına almak ve böylece emisyonları kontrol etmek olduğunu vurgulamıştır.
Seminer, kamu ve iş dünyasından çeşitli katılımcıların katıldığı bir interaktif panelle sona ermiştir.