Bilindiği üzere, Bakanlığımızca hazırlanan Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliği 14/06/2014 tarihli ve 29030 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Anılan Yönetmeliğin bazı maddelerinin iptali ve yürütmesinin durdurulması talepleriyle Bakanlığımız aleyhine Danıştay 6. Dairesinde, 2014/6803 esasına kayden TMMOB Şehir Plancıları Odası ve Mimarlar Odası tarafından ve 2014/7316 esasına kayden de TMMOB Çevre Mühendisleri Odası ve Peyzaj Mimarları Odası tarafından açılan davalarda;
“Yönetmeliğin 4, 5 ve 6 ıncı maddelerinin; 7 nci maddesinin (I) numaralı fıkrasının c, ı, i, j, g ve k bentlerinin; 8 inci maddesinin 1, 2, 3, 8, 10, 11 ve 12 numaralı fıkralarının; 9 uncu maddesinin 1, 2, 4 ve 5 numaralı fıkralarının; 11 inci maddesinin 1, 2, 3 ve 4 numaralı fıkralarının; 12 nci maddesinin 3 numaralı fıkrasının; 14 üncü maddesinin 1 numaralı fıkrasının i, g ve ğ bentlerinin; 15 inci maddesinin 2, 3 ve 4 numaralı fıkralarının; 16 ve 17 nci maddelerinin; 19 uncu maddesinin (I) numaralı fıkrasının ç bendinin; 20 nci maddesinin (I) numaralı fıkrasının c bendi ile aynı maddenin (2) numaralı fıkrasının d bendinin; 21 nci maddesinin 2 ve 5 numaralı fıkralarının; 23 üncü maddesinin (6) numaralı fıkrasının v bendinin; 24 üncü maddesinin 1 ve 3 numaralı fıkraları ile 10 numaralı fıkrasının j bendinin; 26 ncı maddesinin 1, 2, 3 ve 7 numaralı fıkraları ile 6 numaralı fıkrasının d bendinin; 27 nci maddesinin (I) numaralı fıkrasının f bendinin; 30 uncu maddesinin 1, 2 ve 3 numaralı fıkralarının; 31 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasının; 33 üncü maddesinin (I) numaralı fıkrasının; 36 ncı maddesinin; geçici 2 ve 3 üncü maddelerinin; Ek-1d Uygulama İmar Planı Gösterimleri eki ile Ek-2 Kentsel, Sosyal ve Teknik Altyapı ekinin yürütülmelerinin durdurulması ve iptali” talepleri istenmiştir.
Davaya ilişkin olarak 08/11/2016 tarihinde tebellüğ olunan Danıştay 6. Dairesinin 23/02/2016 tarihli kararları ile,
MEKÂNSAL PLANLAR YAPIM YÖNETMELİĞİNİN;
27. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendinin,
30. maddesinin 1. fıkrasındaki “alır” ibaresinin,
33. maddesinin 1. fıkrasındaki “otuz gün” ibaresinin,
Geçici 2. maddesinin,
YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASINA karar verilmiştir.
Dava konusu edilen diğer maddeler ve kurallar yönünden ise yürütmenin durdurulması istemi yargı kararı ile REDDEDİLMİŞTİR.
Söz konusu Kararlarda;
Yönetmeliğin 27. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendi ile ilgili olarak;
“Dairemizce yapılan değerlendirme sonucunda; uyuşmazlığın konusu koruma amaçlı imar planını onaylamakla görevlendirilen ‘ilgili idare’ kavramı oluşturmakta ve bu konuda duraksama da bulunmamaktadır, 644 KHK’nın 13/A maddesinin c) ve ç) bentlerine göre; bu fıkralar kapsamındaki her tür ve ölçekte çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planlarını yapmak, yaptırmak, değiştirmek, onaylamak görevi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğüne aittir. Ancak; tabiat varlıkları, doğal, tarihi, arkeolojik ve kentsel sitler ile koruma statüsü bulunan diğer alanların çakıştığı yerlerde, dava konusu edilen MPYY’nin 27/1-f) maddesi uyarınca tarihi, arkeolojik ve kentsel sitler konusunda özel kanun olan 2863 sayılı Yasanın 17/a) maddesi kapsamında uygun görüşü alınması gereken Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulunun uygun gördüğü şekliyle planları onaylamakla görevli olan ilgili idare sıfatını taşıyan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünün, bağlı yetki içerisinde olduğu hususunun yasadaki uygun görüş ifadesine Yönetmeliğin dava konusu edilen fıkrasında yer verilmemesi, ilgili bakanlıkların görüşü ifadesinin kullanılmasında hukuka uyarlık görülmemiştir.” denilmiştir.
Yönetmeliğin 30. maddesinin 1. fıkrasındaki “alır” ibaresi ile ilgili olarak;
“Dava konusu fıkranın ikinci cümlesine gelince; … “MPYY’nin 24. maddesinin 10. fıkrasında: “Uygulama imar planlarının hazırlanması sürecinde, aşağıda genel başlıklar halinde belirtilen konularda ilgili kurum ve kuruluşlardan veriler elde edilir; bu veriler kapsamında aşağıdaki analiz ve araştırmalar yapılır.” denilmekte ve bu veriler kapsamında analiz ve araştırması yapılacak konular arasında dava konusu edilmeyen (s) bendindeki “kentsel tasarım projesi yapılacak alanlar ve ilkeleri” de sayılmaktadır. Dava konusu düzenlemede, uygulama imar planlarının hazırlanması sürecinin yapılmasını öngördüğü ve bu plana bağlı olarak analiz ve araştırması gereken “kentsel tasarım projesi yapılacak alanlar ve ilkeler” başlığının yer almasına karşın; fıkranın ikinci cümlesiyle imar planından önce yapılmış olan kentsel tasarım projelerinin imar planı kararlarında yer alması zorunluluğu getirilmektedir. Kent planlamanın tamamlayıcısı, üçüncü boyutunu oluşturan kentsel tasarım projelerinin imar planıyla birlikte, plan uyarınca yapılmasının öngörülmesi yolundaki düzenleme uyarınca, imar planından önce yapılmış olan kentsel tasarım projelerinin planda yapılmasının öngörmesi üzerine plana yansıtılmasına engel bir durum olmamaktadır. Ancak, plandan önce mevcut olan kentsel tasarım projesinin her halükarda plan kararlarında “yer alır” şeklinde zorunluluk getirilen düzenlemenin, veri olarak işlenebilmesine olanak sağlayacak şekilde yer alabilecekken, planların kademeli birlikteliği ilkesine tabi olan düzenleyici işlem olan planın, plan niteliği bulunmayan kentsel tasarım projesinin plan kararı olarak yer alma zorunluluğu getirilmesiyle planlamanın tek boyuta indirgenmesi sonucunu doğurarak planlama ilkesine aykırılık yaratacak ibarede hukuki isabet bulunmadığı gibi maddeyle yapılan düzenlemenin kendi içerisinde bütünlüğü bozacağı ve çelişki yaratacağı, dava konusu fıkranın ikinci cümlesindeki zorunluluk getiren “yer alır” ibaresinin, kentsel mekânların, kentsel tasarımdan bağımsız olarak imar planı ile belirlenmesi ilkesine aykırı olacağından yürütmesinin durdurulması, diğer yönlerden ise yürütmenin durdurulması isteminin reddi gerekmektedir.” denilmiştir.
Yönetmeliğin 33. maddesinin 1. fıkrasındaki “otuz gün” ibaresi ile ilgili olarak;
“Dairemizce yapılan değerlendirme; 3194 sayılı İmar Kanununun Planların hazırlanmasında ve yürürlüğe konulması başlıklı 8. maddenin 1. fıkrasının b) bendinde; “İmar Planları; Nazım İmar Planı ve Uygulama İmar Planından meydana gelir. Mevcut ise bölge planı ve çevre düzeni plan kararlarına uygunluğu sağlanarak, belediye sınırları içinde kalan yerlerin nazım ve uygulama imar planları ilgili belediyelerce yapılır veya yaptırılır. Belediye meclisince onaylanarak yürürlüğe girer. (Yeniden düzenleme dördüncü cümle: 12/7/2013-6495/73 md.) Bu planlar onay tarihinden itibaren belediye başkanlığınca tespit edilen ilan yerlerinde ve ilgili idarelerin internet sayfalarında bir ay süreyle eş zamanlı olarak ilan edilir. Bir aylık ilan süresi içinde planlara itiraz edilebilir. Belediye başkanlığınca belediye meclisine gönderilen itirazlar ve planları belediye meclisi onbeş gün içinde inceleyerek kesin karara bağlar.” kuralı yer almıştır. İmar planlarının bir ay süreyle ilan edilmesi öngörülmüş olup, bir aylık süre her ay (Ocak, Şubat, Mart, Mayıs, Temmuz Ağustos, Ekim Aralık) için otuz günü ifade etmediğinden, yasadaki şekilde bir ay olarak düzenlenmesi gerekirken, bu düzenlemeye aykırı olarak Yönetmelikle getirilen “otuz gün” ibaresinin yürütmesinin durdurulması gerekmektedir.” denilmiştir.
Yönetmeliğin Geçici 2. maddesi ile ilgili olarak;
“Dairemizce yapılan değerlendirme; 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun 7. maddesinin 1. fıkrasının (b) fıkrasında, “Çevre düzeni planına uygun olmak kaydıyla, büyükşehir belediye (…) sınırları içinde 1/5.000 ile 1/25.000 arasındaki her ölçekte nazım imar planını yapmak, yaptırmak ve onaylayarak uygulamak” konusunda yetki tanınırken ölçek belirlendiği, 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanununun 6. maddesinin 4. fıkrası ölçek verilmeksizin il çevre düzeni planı yapılması olanağı sağlanmakta ve “İl çevre düzeni planı; valinin koordinasyonunda, büyükşehirlerde büyükşehir belediyeleri, diğer illerde il belediyesi ve il özel idaresi ile birlikte yapılır.” kuralına yer verilmiştir. Yasa düzeyinde çevre düzeni planının ölçeğinin gösterildiği başka bir düzenleme de 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanunudur. 4. maddeye göre; “OSB’lere ait yer seçimi Bakanlığın koordinatörlüğünde ilgili kurum ve kuruluşların temsilcilerinin katılımıyla oluşan Yer Seçimi Komisyonunun yerinde yaptığı inceleme sonucunda, varsa 1/25000 ölçekli çevre düzeni planı kararları dikkate alınarak oybirliği ile yapılır ve OSB ilan edilir.” kuralı bulunmaktadır. MPYY’nin 4. maddesinin c) fıkrasına göre çevre düzeni planının 1/50.000 veya 1/100.000 ölçekteki haritalar üzerinde ölçeğine uygun gösterim kullanılarak bölge, havza veya il düzeyinde hazırlanması öngörülürken, 19. maddenin 3. fıkrası ile Çevre Düzeni Planlarının hazırlanması sürecinde planlama alanı sınırları kapsamındaki tüm verilerin ise 1/25.000 ölçekli harita hassasiyetinde hazırlanması öngörülmektedir. Esasen çevre düzeni planı ile nazım imar planına ilişkin esaslar 3194 sayılı Yasada kavramsal olarak tanımlanarak ilkelerin belirlendiği, bu planlara ait ölçeğin ikincil mevzuatta gösterildiği, daha sonraki yasal düzenlemelerde bu planlardan söz edilirken ölçeğe de yer verilmiştir. Yasal mevzuatın öngördüğü kavramsal çerçevede yapılan, ancak 1/25000 ölçekte gerçekleştirilen çevre düzeni planlarının, aynı ölçekte dahi olsa nazım imar planının kavramsal çerçevesinde değişikliğe konu edilmesi hukuken mümkün olmadığından, çevre düzeni planını nazım imar planı şeklinde değişikliğe konu edilmesine olanak sağlayan dava konusu geçici 2. maddede hukuka uyarlık görülmediğinden, yürütmesinin durdurulması gerekmektedir.” denilmiştir.
Söz konusu davalar sonuçlanıncaya kadar yürütmenin durdurulması kararı verilen Yönetmelik maddeleriyle ilgili uygulamalar, Danıştay 6. Dairesinin kararları doğrultusunda yürütülecektir.
İlgili idarelere ve kamuoyuna duyurulur.